İnsan kulağı ortalama 10-12 kHz'lik ses dalgalarından daha tiz olanları duyamaz. İnsan kulağının duyma sınırının üzerinde bulunan ve 20 kHz -100 kHz mertebesindeki ses işaretlerine ultrasound (ultrasonik) denir.Bunun bir diğer anlamı 1 saniyede 20.000 - 100.000 adet titreşimdir.
Ultrasonik dalgalar ilk olarak 1929-1935 yıllarında tıbbi araştırmalarda ve metal algılayıcılarında kullanılmaya başlandı. ses dalgalarının su içerisinde hızla ilerlemesi, çarptığı cisimden geri yansıması ve kaynağa geri dönmesi prensibiyle 2. dünya savaşında denizaltı sonar cihazlarının kullanılması şeklinde ortaya çıktı. İlk dönemlerde daha çok Japonlar ve Ruslar tarafından geliştirilen ultrasonik sistemler 1950'li yıllara dek Amerika ve Avrupa'da çok bilinmiyor ve kullanılmıyordu. Tüm araştırma ve geliştirmeler ilk dönemlerde tıbbi çalışmalar üzerine yoğunlaşmıştı ki bu gün hala kullanılan Doppler ultrason cihazları Japonlar tarafından geliştirilmişti.
1980'li yıllardan itibaren özellikle sanayide ultrasonik kullanımı fikri hızla gelişmeye başladı ve günümüzde ultrasonik dalgaların kullanıldığı geniş bir uygulama alanı ortaya çıktı. Ultrasonik dalgaların kullanımı günümüzde başta tıp olmak üzere, ölçme,alan ve mesafe belirleme, dental temizlik, mücevherat temizliği, imalat sanayinde son işlem, sanayide parça temizliği, metal veya plastik yapıştırma, anti-bakteriyel etki, su arıtımı gibi alanlarda kullanılmaktaydı.Prensip olarak ultrasonik dalgaları üreten jeneratör ve bu elektrik sinyalini mekanik (ses dalgaları) sinyale dönüştüren transduserden oluşmaktadır ve transduserler kullanıldığı malzemeden dolayı 80 dereceden daha yüksek sıcaklıklarda çalışamamaktaydı. 90'lı yılların başında Japon-G.Kore ortaklığı çerçevesinde geliştirilen alternatif transduserler sayesinde daha önceleri ancak 80°C sıcaklığa kadar kullanılan bu teknoloji artık 200°C sıcaklıklara kadar kullanılabilmektedir.